Sözcüğün gerçek anlamının dışında kullanılmasıyla kazandığı anlamına mecaz anlam denir. Sözcükler, ancak cümle ya da deyim içerisinde mecaz anlam kazanır.
Şu örnekleri inceleyelim:
1. Yusuf Efendi, biçareye ağız açtırmıyordu.
2. Onun iğneleyici sözleri hepimizi rahatsız etti.
3. Ahlâkla hukuk arasında sıkı bir bağ vardır.
“Ağız”, “iğneliyici” ve “bağ” sözcükleri bu cümlelerde gerçek anlamlarından sıyrılmıştır: “Ağız” sözcüğü, “ağız açtırmamak” deyimi içerisinde “başkasına söz söyleme fırsatını vermemek” anlamında; “iğneleyici” sözcüğü, “dokunaklı” anlamında; “bağ” sözcüğü de “ilgi” anlamında kullanılarak mecaz anlam kazanmıştır.
Örnek Soru 1:
“İnce” kelimesi, hangi cümlede gerçek anlamıyla kullanılmıştır?
A) Kızlar, halı dokurken ince düşüncelere dalmışlardı.
B) İnce ipek ipliklerle dokunan halılar daha güzeldir.
C) Halı satıcısının ince davranışı müşteriyi etkiledi.
D) Halı dokumak, herkesin beceremeyeceği ince bir iştir.
(1992-FL)
Çözüm
“ince” sözcüğü “B’de gerçek anlamıyla kullanılmıştır: “kalınlığı az olan”. Diğer seçeneklerde ise mecaz anlamıyla kullanılmıştır.
Cevap B’dir.
Örnek Soru 2
Hangi cümlede mecaz anlamıyla kullanılan bir kelime vardır?
A) Günlerce ondan hiçbir haber alamadım.
B) Bahçenin etrafını dikenli tel ile çevirdim.
C) Fırsatı kaçırdığıma hâlâ yanarım.
D) Söyleyecek hiçbir sözüm yok.
(1997-DPY) Çözüm:
C’deki “yanmak” sözcüğünün temel anlamı “bir nesnenin ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçmesidir. Halbuki burada sözcük, temel anlamından bütünüyle sıyrılarak “çok üzülmek” anlamında kullanılmıştır.
Cevap C'dir