Osmanlı devletinin 1854 yılından itibaren almaya başladığı dış borçların ödenmeyen anapara ve faizlerinin tasfiyesi için kurulan örgütün adıdır. 17. yy'dan itibaren ekonomik ve mali dengesi gittikçe bozulan Osmanlı Devleti, bütçe açıklarının önemli ölçüde artması sonucu, 1854 yılında ilk kez dışarıya borçlandı. Bu tarihten sonra daha da artan mali sıkıntı bu borçların faizlerinin ödenmesini bile güçleştirdi.
Avrupa devletlerinin artan baskısı sonucu, 1881 yılında "Muharrem Kararnamesi" kabul edildi. Bu kararname ile kurulan "Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresiç", Osmanlı borçlarının ödenmesi için ayrılan devlet gelirlerinin tek yöneticisi oldu. Buna göre borçların bir kısmı silindi ve faiz oranları bir miktar düşürüldü. Ancak borçların ödenmesi düzenli bir usule bağlandığı için alacaklılara güvence verilmiş oldu.
Yedi üyeden oluşan Düyun-u Umumiye İdaresi'nin merkezi İstanbul'daydı. İngiliz ve Hollandalı alacaklılar için bir, Fransız, Alman, İtalyan ve Osmanlı alacaklılar için ise birer üyesi bulunuyordu. Düyun-u Umumiye İdaresi'nin görevi kendisine ayrılmış bulunan gelirleri toplamak ve Muharrem Kararnamesi'nin kapsamına giren borçların alacaklılarına ödenmesini sağlamaktır. Borçlar ödendikten ve idari masraflar çıktıktan sonra geriye kalan gelirleri kullanmak ya da başkasına devretmek yetkisi idarenin elindeydi.
Osmanlı hükümetinin idare üzerindeki denetimi çok sınırlıydı. Bu denetimi yalnızca toplantılarda danışman olarak bulunan bir komiser ve taşrada görevlendirilen müfettişler sağlıyordu.
İdaresi doğrudan doğruya Düyun-u Umumiye'ye bırakılan gelirler tuz resmi, damga resmi, müskirat (ispirtolu içkiler) resmi, ipek âşarı, tütün âşarı ve sayd-ı mahi (balık avı) resmi idi. Bunlardan tütün gelirleri Tütün Rejisi'ne kiralanmıştı.